Bir diğer direnç kaynağı ise terapi sürecinde yüzeye çıkan, bilinçdışında saklı olan derin duygular olabilir. Danışan kendini bu duygularla karşılaşmaya hazır hissetmeyebilir ve karşılaştıkça zihin istemsizce bu duygulardan kaçmaya çalışabilir.
Bastırılmış duygularla yüzleşmek korkutucu olabilir. Uzun zamandır derinlerde olan ve bizi yönlendirdiğini fark ettiğimiz duygular direncin ana kaynaklarından biri olabilir ancak genellikle çözüm de tam olarak bu sıkıntılı süreçte saklıdır. Danışan karşılaştığı bu direnci terapistiyle paylaşabilir. Çünkü bu süreç dönüştürücü bir deneyimdir. Bastırılmış duygular ortaya çıktıktan sonra danışan neyle karşı karşıya olduğunu anlayabilir ve kendine zarar veren düşünce kalıplarını analiz edebilir. Bu kalıpların bulunması çok değerlidir çünkü sorunun kaynağı bulunmadan çözümü de bulunamaz. Geçici bir çözüm bulunsa da tatmin edici olmayabilir
Sonuç olarak terapiye direnç göstermenin iyileşme yolunda doğal bir tepki olabileceğini anlamak danışanın terapi sürecine sabır, istikrar ve süreklilik göstermesini sağlayabilir. Ayrıca danışanın değişimi ve dönüşümü, kısa süreli rahatlama olarak değil; uzun vadeli dönüşüm olarak görmesi de yine sabır göstererek iyileşmesinin zeminini hazırlayabilir. Dolayısıyla bu noktada danışanın hem kendisine hem de terapi sürecine karşı sabırlı olması terapinin en temel dayanaklarından biri olarak değerlendirilebilir.
2
Daha iyi bir arkadaş olmanın 5 yolu: Bilimsel verilerle destekleniyor
2330 kez okundu
3
Uzmanı tekniği açıkladı: İnsanların gerçek duygularını nasıl anlarsınız?
1899 kez okundu
4
50 yıllık kolonyacı, 15 metrekarelik dükkanında mesleğini yaşatıyor
1385 kez okundu
5
Yapay zeka doğal beyne karşı mı?
1342 kez okundu