Aşırı fedakarlık: ”Benden önce onlar” diyor olabilir misiniz? – Son Dakika Yaşam Haberleri


İnsan sosyal bir varlıktır. Varlığımız bir başkasıyla olan paylaşımlarımız ile daha da anlam kazanır. Bu düzenin devamlılığı için de karşılıklı bir alma-verme dengesi esastır. Bu dengenin yapı taşlarından biri de fedakarlıktır. Bazen birimiz diğerini parlatır, bazen de bir arada parlarız. Dengeyi bozan ise her şeyde olduğu gibi fedakarlığın da aşırı olmasıdır.

FEDAKARLIK

Bireyin herhangi bir şey veya bir amaç için kendi isteklerinden, kendisine fayda sağlayacaklardan vazgeçmesine denmektedir. Fedakârlık; genel olarak bireylerin sosyal ilişkilerini olumlu açıdan etkiler ve uyum içinde bir ortam sağlar. Öyle ki birey karşısındakine yardım ettiğinde kendisini de daha iyi hissetmektedir. Bu içsel bir doyumu da beraberinde getirerek ruh sağlığımızı iyi yönde etkiler. Fedakarlığı psikolojik açıdan sorun haline getiren durum ise aşırı fedakâr olma halidir. Aşırı fedakâr birey; kendi ihtiyaçlarını göz ardı ederek belki de kendisinden henüz talep edilmeden, diğer bireylerin ihtiyaçlarına koşturmaktadır. Zamanla bu durum görev haline gelebilmekte ve bireyin artık istemese bile bu tutumu devam ettirmek zorunda kaldığı bir duruma evrilebilmektedir.

AŞIRI FEDAKARLIKTAN VAZGEÇMEK NEDEN ZORDUR? 

Aşırı fedakârlık davranışsal bir alışkanlık gibi görünse de altında çeşitli psikolojik nedenler yatmaktadır. Çoğunlukla bireyin kabul görme ve sevgi ihtiyacını gidermek için kullandığı bir araç olabilmektedir. Bireyin kendisini sevilmeye layık görmeyişi bu durumun başlıca sebebi olabilmektedir. Öyle ki birey, sevgi görebilmek için ‘’Aranan İnsan’’ konumunda olmak zorundaymış gibi hissetmektedir. Ancak bu davranış kalıbı zamanla diğerleri tarafından alışılmış bir hal alır ve bireyin yaptıkları, değerini yitirir. Sevilme isteği, yerini can yakan bir zorlantıya ve yorgunluğa bırakır...

AŞIRI FEDAKARLIĞIN ARKA PLANINDA NELER VAR?

Aşırı fedakârlık yapan bireylerin çocukluk dönemleri dinlendiğinde tutarsız, ilgisiz ya da katı ve kuralcı ebeveyn tutumlarına rastlamak mümkündür. Bu ebeveyn tutumlarının çocuğun gelişimi üzerine etkileri ise şöyle olabilmektedir;

Tutarsız ebeveynler çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamakta dengesiz bir tutum içindedirler: Çocuğun ihtiyaçlarının önemsiz olduğu düşüncesinin çocuğa öğretilmesine neden olabilmektedir. Bu tutumla yetişmiş bir birey, yetişkinlikte ihtiyaçlarının önemsiz olduğunu düşünür ve kendisinden önce başkalarının ihtiyaçlarını gidermeye çalışır.

İlgisiz ebeveynlere sahip bir çocuk için sevilmek lüks bir durumdur: Çocuk sevginin karşılıksız olabileceğini düşünemez ve yetişkinlik yıllarında da sevilebilmek için ekstra bir çaba içerisine girer. Bu şekilde yetiştirilmiş bir çocuk için aşırı fedakârlık göstermek sevilmenin bir yoludur.

Katı kuralcı ebeveynlerin yetiştirdiği çocuklarda ise sevgi ve değer görmek daima bir amaca bağlıdır: Ebeveynin beklentisini karşıladığı takdirde sevgi gören çocuk, yetişkinlikte de bireylerin beklenti ve isteklerini karşılayarak sevileceğine inanmaktadır.

Aşırı fedakârlık yapan birey, karşılığında benzer bir davranış göremediğinde, değersiz hissetmeye başlar. Bu durum, yoğun bir üzüntüye ve kaygıya neden olabilir. Bireyin bu durumdan kurtulmasının ilk adımı durumu fark etmesidir ve bozulan alma-verme dengelerini iyileştirmek amaçlı sınırlarını belirleyebilmesidir. Aşırı fedakârlık yaptığınızı düşünüyor ve bu durumdan yoruluyorsanız ancak hayır demekten de korkuyorsanız bu konuda bir uzmandan destek almak, duygusal açıdan destekleyici olabilecektir.

Benzer Videolar