Dünya genelinde birçok kültürde evlilik, iki kişi arasında güven, yakınlık ve sadakat üzerine kurulu kutsal bir bağ olarak kabul ediliyor. Uzmanlar, evlilikte yaşanan bazı durumların çiftler arasında kalması gerektiğini, aksi halde ilişkinin temelinin zedelenebileceğini belirtiyor.
İlişki psikologlarına göre, eşinizle ilgili özel bilgileri aile ya da arkadaş çevresiyle paylaşmak, farkında olmadan güven sorunlarına, yargılanmaya ve kırgınlıklara yol açabiliyor. Her evlilikte iniş çıkışlar yaşansa da, bu süreçlerin nasıl yönetildiği ilişkinin geleceğini belirliyor.Uzmanlar, evlilikte şu konuların asla üçüncü kişilerle paylaşılmaması gerektiğini vurguluyor:Korkular, hatalar ve kişisel zayıflıklar, eşler arasında güven ilişkisi içinde kalmalı. Bu bilgilerin paylaşılması, partnerin duygusal güvenliğini zedeleyebilir ve çevrede olumsuz bir imaj oluşmasına neden olabilir.TARTIŞMA VE KAVGALARKavga sonrası yakın çevreyle konuşmak rahatlatıcı gelse de, bu durum taraf tutma veya kin besleme gibi olumsuz sonuçlar doğurabilir. Uzmanlar, “Kirli çamaşırlarınızı ortalıkta yıkamayın” sözünü hatırlatarak, tartışmaların çift arasında çözülmesi gerektiğini belirtiyor.Gelir, borç veya harcama alışkanlıkları gibi konuların dışarıya aktarılması, saygı ve güven duygularını zedeleyebilir. Finansal şeffaflık, çiftlerin kendi aralarındaki bir konu olmalı.Evliliğin en özel alanı olan yatak odası, üçüncü kişilerle paylaşılmaması gereken konuların başında geliyor. Bu tür bilgilerin ifşası, hem güven kaybına hem de gereksiz dedikodulara yol açabiliyor.Geçmiş, aile, sağlık veya hayallere dair paylaşılan özel bilgiler, “bağlanma güvenliği” açısından kritik önem taşıyor. Bu sırların açıklanması, partnerin duygusal olarak uzaklaşmasına neden olabilir.Psikologlar, çiftlerin sorunlarını sosyal çevreleri yerine bir ilişki danışmanıyla paylaşmalarını tavsiye ediyor.