Psikolojik gerçek: Bağımlı mıyız, yoksa kendimizi mi avutuyoruz?
Stresliyken telefon ekranına mı sığınıyorsunuz? Sosyal medyada kaybolduğunuz anların sayısını hatırlamıyor musunuz? Ya da kötü bir günün ardından birkaç parça tatlı ya da alışveriş torbası mı sizi “iyileştiriyor”?
Peki, bütün bunlar birer bağımlılık mı, yoksa yalnızca geçici kaçışlar mı? Klinik Psikolog, Psikoterapist Dr. Yasemin Meriç Kazdal ntv.com.tr okurlarına özel yazdı.
Modern yaşamda, çoğumuz farkında olmadan aynı döngünün içine düşüyoruz: Zorlayıcı duygulardan kaçmak için elimizin altındaki en kolay “rahatlatıcıya” yöneliyoruz. Ama burada kritik bir soru var:
Kendimizi mi avutuyoruz, yoksa yavaş yavaş bir bağımlılığın içine mi sürükleniyoruz?İnsanın temel ihtiyacı bağ kurmak, anlaşılmak ve sevilmektir. Ancak günümüz dünyasında bu ihtiyaç, yerini dijital bağlantılara, anlık hazlara ve geçici rahatlamalara bırakıyor. Zihnimiz çok yorulmuş, bedenimiz sıkışmış, duygularımız görmezden gelinmişken; en kolay seçeneklere sarılmak kaçınılmaz hâle geliyor.Bir noktada hepimiz stresle başa çıkmak için bir şeylere yöneliriz. Kimi yürüyüşe çıkar, kimi müzik dinler, kimi sosyal medyada gezinir, kimi de alışveriş yapar ya da yemek yer.
Ama tüm rahatlatıcı davranışlar bir bağımlılık değildir.
Buradaki temel fark, davranışın kontrol edilebilirliği ve uzun vadeli etkisidir.Beynimiz, hoşumuza giden her deneyimde “ödül sistemi”ni devreye sokar. Bu sistemde dopamin salgılanır ve kendimizi daha iyi hissederiz. Ancak bu haz duygusu sürekli tekrarlandığında, beynimiz bu hissi daha fazla aramaya başlar.Artık aradığımız şey davranışın kendisi değil, onun bize hissettirdiği duygudur.İşte bu döngü kontrolden çıkarsa, bağımlılık başlar.Bağımlılık sadece madde kullanımında değil; dijital dünyada, yeme davranışlarında, alışverişte ya da ilişkilerde de karşımıza çıkabilir. Üstelik çoğu zaman sinsice ilerler; başlangıçta masum görünen alışkanlıklar, zamanla yaşam kalitemizi bozar.Kendinize şu soruları sormayı deneyin:Bu davranışı kontrol edebiliyor muyum, yoksa otomatik mi yapıyorum?Geçici bir rahatlama mı sağlıyor, yoksa uzun vadeli bir faydası var mı?Günlük yaşamımı, işimi ya da ilişkilerimi olumsuz etkiliyor mu?Bırakmaya çalıştığımda huzursuzluk, boşluk ya da kaygı hissediyor muyum?Eğer yanıtlar sizi rahatsız ediyorsa, bu durum bir bağımlılık sinyali olabilir. Ve bu sinyal, bastırılacak değil, anlaşılacak bir çağrıdır.Elbette. Bağımlılık geliştirmeden de duygusal yüklerle başa çıkmak mümkün. İşte bazı etkili yollar:Farkındalık geliştirin: O davranışı ne zaman ve neden yaptığınızı gözlemlemek, alışkanlığı bilinç düzeyine taşır. Bu da kontrolü yeniden elinize almanızı sağlar.Hareket edin: Düzenli fiziksel aktivite, hem stres hormonlarını dengeler hem de doğal dopamin üretimini destekler.Sosyal bağlar kurun: Güvendiğiniz insanlarla duygularınızı paylaşmak, duygusal açlığı sahici yollarla doyurur.Gerekirse profesyonel destek alın: Davranışlarınız yaşam kalitenizi etkiliyorsa, bir uzmandan yardım almak dönüşümün en güçlü adımı olabilir.Avunmak insanidir. Hepimizin zorlandığı zamanlar vardır. Ama avunmak bir alışkanlığa, bir döngüye ve sonunda bağımlılığa dönüşüyorsa, artık bir alarm çalıyor demektir.
Bu alarmı susturmanın yolu, kendimize dürüstçe bakmak ve anlamaya çalışmaktır.
Çünkü bazen en büyük bağımlılık, duygularımızla yüzleşmekten kaçmaktır.