Müzik, çoğu insan için bir hobi, bir kaçış ya da duygusal bir araç olabilir. Ancak bazıları için müzik, zihnin ve beynin işleyişine açılan bir laboratuvar kapısıdır. İşte o kapının ardında çalışan genç araştırmacılardan Kıbrıslı Türk akademisyen Ceren Ayyıldız, Sydney Üniversitesi’nde müzik psikolojisi alanında doktora yapıyor.
Henüz çocukken piyanoyla tanışan, lisede müzikle daha bilinçli bir bağ kuran Ayyıldız, İngiltere’de Durham Üniversitesi’nde müzik eğitimi alarak başladığı akademik yolculuğunu, bugün Avustralya’da zihinsel imgeler, hayal gücü ve müzik ilişkisini araştırarak sürdürüyor.
“Müzik sadece kulağımıza değil, zihnimize, kalbimize ve tüm bedenimize dokunuyor.” diyen Ayyıldız, müziğin fiziksel ve bilişsel bir etkileşim olduğuna dikkat çekerek, “Müzik dopamin salgılatabilir, kortizolü azaltabilir, hafızayı harekete geçirebilir. Sadece duyguları değil beyni de aktive ediyor, kalbi etkiliyor, bedeni rahatlatıyor, ağrı yönetimini destekliyor. Genel anlamda yaşam kalitesini yükseltiyor.” dedi.
Kişinin günlük hayatına müziği duygusal ve psikolojik bir destek unsuru olarak katmasının önemine değinen Ayyıldız, özellikle “bilinçli dinlemeyi” günlük rutinin bir parçası haline getirmek gerektiğini vurgulayarak, “Dikkatle dinlenen bir melodide insan zihninin sınırlarını keşfetmek mümkün.” dedi.
Ceren Ayyıldız, piyanodan laboratuvara uzanan yolculuğunu Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) anlattı, müziğin sadece ruhun değil tüm bedenin gıdası olduğunu vurguladı.
– “Müziğin insan zihni üzerindeki etkisini anlamaya çalışıyorum”
Lefkoşa’da doğan ve İngiltere’de Durham Üniversitesi’ndeki müzik bölümünde lisans eğitimine başlayana kadar KKTC’de öğrenim gören ve piyano aracılığıyla müzikle tanışan Ayyıldız, müzik psikolojisine nasıl yöneldiğini şu şekilde anlattı:
“Müzik çocukluğumdan beri hayatımda önemli bir yer tutuyordu. Ancak lise yıllarında bir eseri çalarken sadece notalara değil, bestecinin yaşam öyküsüne, duygusuna ve dönemine de bakmayı öğrendim. Zaman içerisinde yalnızca müzik yapmak değil, müziğin insanlar üzerindeki duygusal, zihinsel ve fiziksel etkilerini anlamak ilgimi çekmeye başladı. Üniversitede Güney Kore’ye özgü geleneksel vurmalı çalgılar aracılığıyla keşfettiğim zihinsel odaklanma süreci beni özellikle çok etkiledi.”
Bu sayede müziğe sadece sanat olarak değil bilimsel bir araştırma nesnesi olarak bakmaya başlayan Ayyıldız, Londra’da Goldsmiths Üniversitesi’nde “Music, Mind and Brain” (Müzik, Zihin ve Beyin) programında yüksek lisans yapma kararı aldığını, burada müzik dinlerken hissedilen yenilik duygusunun nasıl ortaya çıktığını ve bunun beyin ödül sistemiyle nasıl ilişkili olduğunu incelediğini belirtti.
Ayyıldız, “fMRI kullanarak yaptığımız bir çalışmada, müzikte yapısal değişiklikler —örneğin ritmik desenlerin yer değiştirmesi — dinleyicilerde güçlü bir yenilik hissi uyandırdı. Beyin taramaları, bu değişikliklerin beynin ödül sistemiyle ilişkili bölgelerinde artan bir aktivasyona yol açtığını gösterdi.” ifadelerini kullandı.
Yüksek lisans çalışmalarının ardından Sydney Üniversitesi’nde doktora çalışmalarına başlayan ve “Sydney Music, Mind & Body Lab” çatısı altında müzik ve zihinsel imgeler üzerinde çalışmalarını burslu olarak sürdüren Ayyıldız, buradaki çalışmasında da müzik dinlerken insanın gözünün önünde beliren hayallerin nasıl oluştuğunu ve hangi müzikal unsurların bu süreci etkilediğini anlamaya çalıştığını kaydetti. Ayyıldız, “Bir ritim bile bir manzara, bir anı canlandırabiliyor ya da bir duygu yaratabiliyor.” dedi.
“Her dinlediğimiz müzikte zihnimizde bir şeyler değişiyor. Ben, o değişim anının peşindeyim.” ifadelerini kullanan Ayyıldız, çalışmalarıyla diğer bilim dallarında müzik temelli yaklaşımların gelişimine katkıda bulunmayı hedeflediğini belirtti.
– “Müzik, yalnızlığa karşı bir yoldaş”
Son yıllarda yalnızlık ve yaşlılık üzerine de çalışan Ayyıldız, 60 yaş üstü bireylerin müzikle kurduğu duygusal bağları incelediği ve yıl içerisinde Musicae Scientiae dergisinde yayımlanmış araştırmasına dikkat çekerek, “Müziğin yaşlıların yalnızlıkla mücadelesinde bir yoldaş gibi algılandığını, sosyal vekil rolü üstlendiğini gördük. Duygusal ifade, geçmişle bağ kurma, rahatlama ve aidiyet hisleri müzikle birlikte ortaya çıkıyor.” ifadelerini kullandı.
– “Çocukların müzikle erken yaşta tanışması önemli ama bu zorla olmamalı”
Farklı yaş gruplarında müziğin etkisinin değiştiğini belirten Ayyıldız, çocuklarda oyunla başlayan müzikte keşif duygusunun, ergenlikte aidiyet arayışına, yetişkinlikte duygusal düzenlemeye, yaşlılıkta ise yalnızlıkla başa çıkmaya dönüştüğünü vurguladı.
Çocukların müzikle erken yaşta tanışmasının önemine de dikkat çeken Ayyıldız, “Bir çocuğa zorla müzik yaptırmak faydadan çok zarar getirebilir. Ancak müzikle içten bir bağ kurulursa, bu dikkat, özgüven, koordinasyon gibi birçok gelişim alanını destekler.” şeklinde konuştu.
Ayyıldız, hamilelik döneminde müzik dinlemenin bile, fetüsün ritimleri titreşim yoluyla algılamasını sağladığını ve bu deneyimin doğum sonrası çevreye adaptasyonda etkili olabileceğini vurguladı.
– “Müzik, birçok hastalıkta tamamlayıcı bir iyileşme aracı”
Müziğin, birçok hastalıkta tamamlayıcı bir iyileşme aracı olduğunu söyleyen Ayyıldız, son zamanlarda popüler olan ve ülkede de uygulamaya başlanan müzik terapisinin özellikle depresyon, anksiyete, PTSD, demans ve otizm spektrum bozuklukları gibi birçok durumda etkili yöntem olduğunu kaydetti.
Ayyıldız, müziğin Alzheimer hastalarında tanıdık şarkılarla hafızanın canlanmasını sağladığını, kronik ağrılı hastalarda ağrı algısını düşürerek, analjezik ihtiyacını azalttığını, depresyon yaşayan bireylerin müzik sayesinde duygularına daha kolay ulaşabildiğini, ameliyat öncesi kaygıyı azalttığını belirtti.
Bunun yanında, birlikte müzik yapmanın (şarkı söylemek, ritim tutmak), bağışıklık sistemini güçlendiren hormonların salgılanmasını desteklediğine dikkat çeken Ayyıldız, inme geçirmiş bireylerde melodik konuşma terapisi gibi müzik temelli yöntemlerle konuşma becerilerinin geri kazanılabildiğini ifade etti.
– “Müzik kültür taşır, tarih taşır”
Yerel müziklerin önemini vurgulayan ve globalleşmenin etkisiyle yerel müzik kültürlerinin göz ardı edilmesinden duyduğu endişeyi paylaşan Ayyıldız, bu durumun kültürel çeşitliliğe zarar verebileceğini söyledi.
Ayyıldız, halk müziğinin, geleneksel enstrümanların ve yerel ritimlerin unutulmaması gerektiğini savunarak, “Kendi halk müziğimizi, enstrümanlarımızı ve ses dünyamızı tanımak, kültürel kimliğimizi korumak açısından çok önemli. Müzik kültürü taşır; tarihi taşır. Bir melodiyi anlamak, geçmişi hissetmektir.” ifadelerini kullandı.
Müzik psikolojisinin kültürel farklılıklarla daha da zenginleştiğini kaydeden Ayyıldız, ne kadar çok müziğe maruz kalınırsa farklı ritimlerin o kadar hızlı kavranacağını vurguladı.
– Gençlere öneri: “Müzik sadece çalmak değildir. Merak edin, sorgulayın ve korkmadan disiplinler arası düşünün”
Geleceğe dair planları sorulduğunda, hem akademide hem saha uygulamalarında ilerlemeyi hedeflediğini söyleyen Ayyıldız, ileride çocuklarla da çalışarak, müziğin hayal gücü ve duygusal gelişimdeki rolünü araştırmayı planladığını kaydetti.
Müzik psikolojisi alanına ilgi duyan gençlere seslenen Ayyıldız, müziği sadece bir çalgı ya da performans alanı olarak görmemelerini tavsiye ederek, “Müzik araştırma, veri bilimi, terapi, teknoloji, yapay zeka, kültürel analiz gibi birçok alana açılabilir. Bu çok disiplinli bir alan. Ve aslında bu yüzden çok da heyecan verici.” dedi.
Ayyıldız, bu alanda ilerlemek isteyenlerin merak etmesi, sorgulaması, korkmadan disiplinler arası düşünmesi gerektiğini belirtti, müzik psikolojisinin geleceğini, biyoloji ve nörobilimle daha fazla entegre olacak bir alan olarak gördüğünü ifade etti.
– “Bilinçli müzik dinleme alışkanlığı edinmeli”
Kişinin günlük hayatında müziği “bilinçli” şekilde dinlemesinin, yani arka planda değil de, sadece müzik dinlemeye zaman ayrılmasının yaşam kalitesine faydalarına dikkat çeken Ayyıldız “Bilinçli dinleme ile duygu düzeninizin, zaman algınızın ve odaklanma gücünüzün nasıl değiştiğini göreceksiniz.” dedi.
Ayyıldız, gün içinde müzikle geçirilen zamanın, ruh halini dengeleyebildiğini, stresi azaltabileceğini, sosyal bağları güçlendirebileceğini kaydetti.
Dinlenecek müzik türünün kişisel bir seçim olması gerektiğini belirten Ayyıldız, şu ifadeleri kullandı:
“Bazı insanlar klasik müzikle rahatlar, bazıları doğa sesleriyle, bazılarıysa gençliklerinde dinledikleri pop şarkılarıyla. Önemli olan kişinin hangi müziğin ona iyi geldiğini keşfetmesi. Bilimsel olarak bazı müzik türlerinin rahatlatıcı etkisi gösterilmiş olsa da, herkesin duygusal ve kültürel geçmişi farklı olduğu için evrensel bir sıralama yapmak mümkün değil.”
Müzikle daha derin bir bağ kurulmasını tavsiye eden Ayyıldız, “dikkatle dinlenen bir melodide insan zihninin sınırlarını keşfetmenin mümkün olduğunu” vurguladı.