AB Komisyonu Sözcülüğünden yapılan açıklamada, Birleşmiş Milletler’in (BM), Suriye’de rejim güçleri ve Rusya’nın İdlib’de dört ay önce başlattığı operasyondan bu yana bölgede binden fazla sivilin hayatını kaybettiğine yönelik açıklaması anımsatılarak, Suriye’nin kuzeyindeki çatışmaların “şok edici biçimde arttığı” kaydedildi.

Açıklamada, Suriye rejimi ve müttefiklerinin aralarında okul, sağlık ve su tesislerinin olduğu “sivil altyapıya yönelik endişe verici saldırılarını sürdürdüğü” belirtilerek, bu saldırıların durdurulması gerektiği uyarısında bulunuldu.

Suriye’deki çatışmaların çok sayıda can kaybına mal olduğuna ve Suriye halkının çok fazla acı çektiğine dikkat çekilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Ayrım gözetmeyen saldırılar ve sivil altyapının yıkılması hiçbir koşulda haklı gösterilemez. Çatışmanın tüm taraflarına, uluslararası insancıl hukuka uymaları gerektiğini ve insani yardımın ihtiyacı olan tüm sivillere herhangi bir engel konulmadan ulaştırılmak zorunda olduğunu hatırlatıyoruz. Suriye rejiminin ve Astana garantörlerinin sorumluluklarını ve taahhütlerini derhal yerine getirmelerini ve sivillerin en kısa sürede korunmasını temin etmelerini bekliyoruz. AB’nin tüm savaş ve insanlık suçlarının faillerinin hesap vermesi gerektiği yönündeki tutumunu yineliyoruz.”

Açıklamada, bölgedeki mevcut durumun bir kez daha Suriye’de çözüme askeri yollardan ulaşılamayacağını gösterdiği kaydedildi.

Rusya’nın müdahalesi ve Avrupa’ya yeni göçmen akını endişesi

Ekim 2015’ten bu yana müttefiki Esed rejimine hava desteği sağlayan Rusya, son dönemde rejimin kara savaşına da müdahil oluyor.

Bu durum, kapsamlı ve açık şekilde ilk defa İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde gün yüzüne çıktı.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov 20 Ağustos’taki açıklamasında, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde Rus askeri birliklerinin bulunduğunu ve Suriye ordusuyla hareket ettiğini dile getirmişti.

Öte yandan, İdlib’de yaşanan insani kriz bölgeden Türkiye’ye doğru yeni bir göç dalgası ihtimalini de artırdı.

Türkiye’nin İdlib’den yeni bir sığınmacı akını ile karşı karşıya kalması halinde, Türkiye ve AB arasında 18 Mart 2016’da imzalanan göçmen mutabakatının olumsuz etkilenmesinden ve Avrupa’ya doğru yeni bir göç dalgasının oluşmasından endişe ediliyor.

Kaynak: AA