Birleşik Arap Emirlikleri Yemen’den çekiliyor mu?

ABONE OL
Ağustos 5, 2019 07:29
0

BEĞENDİM

ABONE OL

2015 yılında başkent Sana ve çevresini ele geçiren Husilere karşı Suudi Arabistan öncülüğünde başlatılan askeri operasyonun önemli bir aktörü olan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Yemen’de stratejisini değiştirdiğini duyurdu.

Arap basınında yer alan haberlere göre, BAE uzun yıllardır savaşın devam ettiği Yemen’de savaş stratejisini, öncelikle barış olarak değiştirdi.

Bu ani karar, söz konusu ülkenin Yemen’deki rolünün ve çekilme kararının arkasında yatan nedenlerin sorgulanmasına neden oldu.

BAE’nin yıllardır Yemen iç savaşında benimsediği tutumunu değiştirdiği iddiasını anlamak için, bu ülkenin Yemen’de üstlendiği role bakmak gerekiyor.

Kendi askerlerini çatışma alanlarından uzakta tutuyor

BAE’nin Yemen’deki askeri varlığının hangi seviyede olduğu hakkında kesin bilgi bulunmamakla birlikte Husilere karşı sıcak çatışmaya girmeyip sadece Yemen hükümet güçleri ile Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri bünyesindeki Sudan güçlerine lojistik destek verdiği biliniyor.

Abu Dabi yönetiminin sadece lojistik destekle sınırlı kalma kararında, savaşın başladığı ilk aylarda Husilerin Yemen’in Marib kentindeki askeri karargaha yerden yere füzeyle düzenlediği saldırı sonucu 45 BAE askeri ile 5 Bahreynli’nin ölmesinin etkili olduğu tahmin ediliyor.

Yerel güçlere destek veriyor

Bu olayın akabinde BAE, kendi askerlerini çatışma alanlarından uzakta ve daha korunaklı bölgelere doğru çekerken, Lahic, Ebyen, Dali gibi kentlerde “Hizam Emni”, Şebve’de “Şebvaniye Seçkin Güçleri” ve Hadramevt’te “Hadramiyye Seçkin Güçleri” gibi askeri birlikler kurma ve bu birlikleri destekleme yoluna gitti.

BAE ayrıca, Husiler tarafından öldürülen eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih yanlısı Cumhuriyet Muhafızı güçlerinden, Salih’in yeğeni Tarık Salih liderliğinde yeni bir askeri güç oluşturdu ve bu güç ülkenin batı sahilinde konuşlandırıldı.

BAE’liler bir askeri karargaha dönüştürdükleri ülkenin batısındaki El-Maha Limanı, Aden’in batısındaki El-Bureyka karargahı, Şebve’de sıvılaştırılmış gaz ihracatı yapılan Bilhaf Limanı, Hadramevt’teki El-Mukella kenti ve Marib’in doğusundaki Tedavin karargahında konuşlu.

Son iki yıldır da askeri varlığını Umman sınırındaki El-Mehra ile uluslararası deniz ulaşımında stratejik bir noktada bulunan Sokotra Adası’na kaydırmaya çalışan BAE, burada halkın büyük tepkisiyle karşılaştı.

Sadece askeri ekipmanların bir kısmı çekildi

Abu Dabi yönetiminden, BAE güçlerinin Yemen’den çekilmesiyle ilgili açıklama gelmezken, The Wall Street Journal gazetesinin ABD’li yetkili ve uzmanlara dayandırdığı haberde, “BAE’nin ülkeden çekilmesinin Suudi Arabistan’ın Husilere karşı verdiği savaşı yeni bir çıkmaza sürükleyeceği” değerlendirmesi yapıldı.

BAE’li Siyasi Bilimler Profesörü ve Abu Dabi Veliaht Prensi eski Danışmanı Abdulhalık Abdullah da Twitter’dan yaptığı açıklamada, ülkesinin Yemen’deki askeri varlığını azaltma kararının ardında yatan sebepleri, “geçen yılın son aylarında İsveç’te Yemenli taraflar arasında imzalanan anlaşma gereğince Hudeyde’de sağlanan ateşkesin devam ettirilmesi ve bu yıl başından itibaren girilen askeri çatışma sayısındaki azalma” olarak sıraladı.

Abdullah bu durumun BAE’yi Yemen’deki askeri varlığını azaltmaya ittiğini ve Abu Dabi’nin her an bu ülkeden ayrılabileceğini ileri sürdü.

Yemen hükümetinden bir askeri yetkili ise, BAE’nin Marib’e bağlı Sirvah bölgesinden Patriot hava savunma sistemlerini ve Aden Limanı’ndan da tank ve zırhlı araçların bir kısmını çektiğini ancak limanın kontrolünün hala Hizam Emni güçlerinde olduğunu söyledi.

Yemenli yetkili, BAE’nin halihazırda, “destek verdiği güçler kanalıyla Yemen’de durumu kontrol altında tutma” stratejisi izlediğini, artık öncelikleri arasında Husilere karşı savaşma yer almadığı için de Yemen’de büyük bir askeri varlık bulundurma ihtiyacı hissetmediğini kaydetti.

Söz konusu yetkili ayrıca BAE’nin, 1990’da Kuzey ile Güney Yemen’in birleşmesinden önce güneye bağlı olan tüm illerde kontrolü ele geçirmeye çalıştığını ve bu nedenle de ayrılıkçı hareketleri destekleyebileceğini savundu.

Çekilme değil yeniden konumlandırma

Basında, BAE’nin ülkedeki güçlerini çekme niyetini Yemen hükümetine ilettiği yönünde haberler yer alsa da üst düzey bir Yemenli yetkili Abu Dabi yönetimi ile hükümet arasında bu konuda hiçbir şekilde iletişim kurulmadığını dile getirdi.

Yerel medyada yer alan haberlerde, adını açıklamak istemeyen BAE’li bir yetkili, BAE’nin Yemen’deki birliklerinin yeniden konumlandırılmak üzere çekilmeye başlandığını söyledi.

BAE’nin, Suudi Arabistan öncülüğünde Husilere karşı Yemen’de bulunan askeri birliklerini “stratejik ve taktiksel” sebeplerden ötürü çektiğine işaret eden yetkili, Abu Dabi yönetiminin Yemen’de artık askeri stratejiden barışı sağlama yönündeki plana geçiş için bu adımı attığını savundu.

Çekilme sürecini yeniden konumlandırma olarak değerlendiren yetkili, ülkesinin, Yemen’in batı kesiminin Kızıldeniz kıyısında yer alan Hudeyde kentindeki güçlerinin sayısını stratejik olarak düşürdüğünü, diğer bölgelerdeki askerlerin sayısını ise taktiksel sebeplerden dolayı düşürdüğünü ifade etti.

Yemen basınında yer alan haberlere göre BAE, ülkenin batısındaki Kızıldeniz kıyısında kontrolünde tuttuğu bölgeleri geçen haftadan itibaren Suudi Arabistan askerlerine bırakmaya başladı.

Yemen meşru hükümetine bağlı birliklerin yanı sıra koalisyon güçleri bünyesinde savaşan Suudi Arabistan ve Sudan askerlerinin denetiminde kalacak söz konusu bölgelerin, İran destekli Husilerin 2014 yılından bu yana ellerinde tuttuğu Hudeyde kentinin güneyindeki sahil kesiminden Taiz vilayetine doğru uzanan Muha ilçesini kapsadığı aktarıldı.

Bölgede meydana gelen değişiklikler

BAE’nin Suudi Arabistan ile öncülüğünü yaptığı ve birçok kentinde varlığını sürdürdüğü Yemen’den ilk önce asker azaltacağını, daha sonra ise öncelikle barış stratejisini benimseyerek çekileceğini açıklaması ABD ile İran arasında son zamanlarda artan gerilimle de doğrudan ilişkili.

Uzmanlar, ABD’nin İran üzerindeki baskısını artırması ve İran’nın olası hamlelerinin Körfez ülkesi BAE’ni Yemen’deki güçlerini çekme kararı almasında etkili olduğunu belirtiyor. 

Füceyra Limanı’nda petrol tankerlerine yapılan saldırı, ABD’nin insansız hava aracının (İHA) İran tarafından düşürülmesi ve dünya petrol sevkiyatının önemli bir bölümünün geçtiği Hürmüz Boğazı’nda meydana gelen gelişmeler, BAE’ni ABD-İran gerilimden etkilenecek ülkeler sıralamasında üst sıralara çıkartıyor.

Ülke içinde BAE karşı artan tepki

Yemen’de desteklediği yerel güçler vasıtası ile güneyde desteklediği milis ordularıyla alan kazanmaya çalışıyor. Ancak BAE’ne hem meşru Yemen hükümetinden hem de halktan tepkiler her geçen gün artıyor.

Bu tepki, bazen protesto şeklinde bazen de BAE destekli güçlerle doğrudan girilen çatışmalar ile kendini gösteriyor.

Son olarak BAE, Aden Körfezi ve Afrika Boynuzu yakınındaki doğa harikası ve stratejik Sokotra Adası’na gözünü dikmişti.

Geçtiğimiz ay, Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) bağlı Hizamı Emni adı verilen bozguncu unsurlar adadaki Erahbil limanına saldırmış, yaşanan çatışmaların ardından söz konusu güçler kaçarak adayı terketmek zorunda kalmıştı.

Geçtiğimiz günlerde ise yerel kaynaklar, Şebva kentindeki Merha es-Sufla ilçesindeki El-Hicr kabilesi mensupları ile BAE destekli Şebvaniye Seçkin Güçleri arasında çatışma yaşandığını aktarmıştı.

BAE, Yemen’de yaklaşık beş yıldır süren savaşta Suudi Arabistan’ın başını çektiği Arap koalisyonu bünyesindeki en büyük ikinci güç olarak biliniyor. Yemenli bazı yetkililer, BAE’yi, Yemen’de koalisyonun hedeflerinden uzak özel bir gündem takip etmekle suçlarken, Abu Dabi yönetimi ise bu ithamları reddediyor.

Husi saldırılarındaki artış

Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri 2015 yılından beri Yemen’de Husilere karşı operasyonlar yapıyor. Husiler de uzun bir süredir bu operasyonlara füze ve insansız hava aracı (İHA) saldırılarıyla karşılık veriyor.

Husiler, son zamanlarda İHA ve füzelerle Suudi Arabistan’ın havaalanlarını ve Suudi Arabistan ekonomisi için stratejik önemde olan tesisleri hedef alıyor. Ancak bununla da yetinmeyen Husiler, Suudi Arabistan ve BAE topraklarında daha fazla ve etkili saldırı gerçekleştirme tehdidinde bulunuyor.

Husilerin hükümetinde Savunma Bakanı Tümgeneral Atıfi, geçtiğimiz ay yaptığı açıklamada, “Yemen halkına karşı saldıran, gururlu ve kibirlileri kesinlikle beklemedikleri sürprizlerle şaşkına çevireceğiz.” ifadelerini kullanmıştı.

Yemen savaşının yıllar içindeki bilançosu yükseliyor

İran’ın desteklediği Husiler, Eylül 2014’ten bu yana başkent Sana ve bazı bölgelerin denetimini elinde bulundururken, Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri, Mart 2015’ten bu yana Husilere karşı merkezi hükümeti destekliyor.

Suudi Arabistan ve bazı Arap ülkeleri, Yemen hükümetine destek olmak için 2015’ten itibaren kara ve hava operasyonu yürütüyor ancak koalisyonun sivillerin ölmelerine yol açan saldırıları, açlığa neden olan ablukası ve insan hakları ihlalleri tepki çekiyor.

Yemen genelinde BM’nin rakamlarına göre savaş nedeniyle 8,4 milyon Yemenli şiddetli kıtlık yaşarken, ülke genelinde nüfusun yaklaşık yüzde 75’i yani 22 milyon kişi insani yardıma muhtaç şekilde hayatlarını sürdürüyor.

Dünya Sağlık Örgütüne (WHO) göre ise Yemen’de kolera salgınının başladığı Nisan 2017’den bu yana 2 bin 515 kişi hayatını kaybetti.

BM, Yemen’de açlık ve hastalıklar nedeniyle yaşanan dramı, “dünyanın en büyük insani felaketi” olarak adlandırıyor.

“Her 11 dakika 54 saniyede bir çocuk ölüyor”

BM’nin açıkladığı, “Savaşın Yemen’deki kalkınmaya etkisine ilişkin değerlendirme” başlığı taşıyan Nisan ayındaki rapora göre, savaşın yanı sıra yan etkiler sonucunda bu yıl sonuna kadar ölü sayısının 131 bine yükselebileceği uyarısında bulunuldu. Raporda, “her 11 dakika 54 saniyede bir çocuğun savaştan ya da onun yan etkilerinden öldüğü” aktarıldı.

Kaynak: AA, Al Jazeera, Yemen.net, Arabi21

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.