Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) düzenlediği Uluslararası Suriye Konferansı için geldiği İstanbul’da Sputnik’in sorularını yanıtlayan Rus analist-yazar-yorumcu Dr. Ivan Starodubtsev “Bu konferansta gözlemlediğim önemli bir şey oldu. ABD’yi temsilen gelen katılımcı hariç, konferansın neredeyse tüm katılımcıları ABD’nin Suriye’den çekilmesinin gereği konusunda mutabıktı. Zira ABD’nin bölgesel istikrarın önündeki en büyük tehdit olduğu konusunda herkes benzer görüşte. ABD’nin bölgeye barış değil istikrarsızlık getirdiği ortada. Bu yüzden, ABD mutlaka bir noktada Suriye’den çıkmak zorunda kalacak” ifadelerini kullandı. Astana sürecine üçüncü tarafların da dahil olmasının önemine işaret eden Dr. Starodubtsev, ”Konferansta Astana görüşmelerinin sınırlı olduğu yönünde görüşler vardı. İşin aslı, İran, Türkiye ve Rusya bir araya gelip etkili bir format kurdu. Ancak meşrutiyet noktasına ve karar alma sürecine geldiğimizde hala uluslararası toplumun rolünün önemi var. İşte İstanbul’da Rusya, Türkiye, Fransa ve Almanya arasındaki Suriye zirvesi böyle bir gerekliliğin sonucu olarak doğdu” dedi. ‘TÜRKİYE, SURİYE, RUSYA VE İRAN, DSG’NİN KARŞISINDA, BİR TEK ABD BU ÖRGÜTÜ DESTEKLİYOR’ABD’nin genişletilmiş bir Astana sürecine katılımının mümkün gözükmediğine işaret eden Dr. Starodubtsev “Avrupa ülkeleri Suriye’de sahada etkin değiller ve oradaki etkin aktörler üzerinde de çok fazla etki sahibi değiller. İngiltere ve ABD’ye gelince, onların da Astana sürecine müdahil olması zor gözüküyor. Özellikle ABD’nin Astana sürecine müdahil olabileceğine ihtimal vermiyorum. Zira ABD, halen Suriye’de DSG’yi destekliyor. Gelinen durumda, Türkiye, DSG’yi zaten ‘terörist’ olarak görüyordu. Şam yönetimi de bunu söylüyor. Hem İran hem de Rusya da Şam’ı desteklediği için bu açıklamayı dolaylı olarak desteklemiş oluyor. Bu denklemde Türkiye’nin özellikle ABD ile kurduğu ilişkide son derece gerçekçi bir tutum içerisinde olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. ‘GÜVENLİ BÖLGE MUTABAKATI SORU İŞARETLERİYLE DOLU’Türkiye’nin ABD ile vardığı ‘güvenli bölge’ mutabakatının çok sayıda soru işareti barındırdığına işaret eden Rus uzman “Türkiye, ABD ile Menbiç’te devriyelerde bulunuyor. Ama bunlardan hiçbir sonuç çıkmıyor. Aynı sonuçsuzluk Fırat’ın doğusu için de geçerli. Güvenli bölge planı yanında pek çok yanıtlanmamış soruyu getiriyor. Bu güvenli bölgenin şartları ne? ABD, Türkiye’nin oradaki taleplerini karşılayacak mı veya bu bölgeden tamamen çekilecek mi? Ya da bu güvenli bölge, mültecilerin ülkelerine dönmelerine vesile olacak mı? Maalesef bunların hiçbirinin yanıtı yok” dedi.AVRUPA SURİYE’YE ASKER GÖNDERME NİYETİNDE DEĞİL’ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’den çekilecekleri açıklamasının gerçeği yansıtmadığını ancak ABD’nin kendi yerine bölgeye asker gönderecek Avrupalı ortak da bulamadığına değinen Dr. Starodubtsev, “Fırat’ın doğusu tam bir keşmekeş. Trump bir yandan yakın zamanda oradan çıkacağını söylemişti. Daha sonra anlaşıldı ki ABD’nin önceliği hemen çekilmek değil,yerine Avrupa güçlerini koymak. Bu da ABD açısından çok büyük bir sorun. Çünkü kimsenin Suriye’ye asker gönderme gibi bir isteği yok” ifadelerini kullandı . ‘SURİYE’DE ÇÖZÜM ABD’Yİ KAPSAMAYACAK’ABD’nin eninde sonunda Suriye’den çekilmek zorunda kalacağına işaret eden Dr. Starodubtsev “Şu kesin bir gerçek ki, Suriye’de çözüm ABD’yi kapsamayacak. Her ne kadar Astana ülkeleri bazı uyumsuzluklar olsa da, çözümün doğacağı yer burası. Rusya, politik çözüm sürecini hızlandırma niyetinde. Suriye şu anda kendini oyunun kazananı olarak görüyor. Ama Rusya, Türkiye’yle de iyi ilişkiler kurma ve bu ilişkileri sürdürme amacı sebebiyle, Suriye’nin İdlib’e girme konusunda önüne geçiyor. Rusya ayrıca, Suriye’den farklı olarak olası bir insani krizin de önüne geçmek gibi bir kaygı taşıyor” diye ekledi.