Mustafa, Beşşar Esed rejiminin Mart 2011’de başlayan halk protestolarına şiddetle karşılık verdiklerini, bu nedenle 2012’nin sonunda ülkeden göçün başladığını anımsattı.

Suriye halkının özgürlük mücadelesinden vazgeçmemesi üzerine rejimin, Lübnan ve İran’dan “mezhepçi milislerin ve devrim muhafızlarının” yardımını istediğini vurgulayan Mustafa, aynı zamanda varil bombası ve “uluslararası kırmızı çizgi” şeklinde nitelenen kimyasal silahlara başvurduğunu hatırlattı.

Mustafa, uluslararası toplumun sessizliğini korurken başlayan Rus işgalinin, katliam ve göçleri en yüksek seviyeye çıkardığını dile getirdi.

Yerinden edilenlerin evlerine el konulduğuna, ülkenin demografik yapısının değiştirildiğine dikkati çeken Mustafa, “Rejim ve müttefiklerinin planları henüz bitmedi. Suriye’nin kuzeyinde yüz binlerce sivilin yerinden edileceği yeni bir insani felaketi yaşatma planları engellenmeli.” uyarısında bulundu.

Mustafa, yerinden edilenlerin yaşadıklarını ise “Bu kişilerin durumu çok zor. Bir taraftan kardeşleri hala işgal, tiranlık ve işkencelerden mağdurken kendilerini rahat hissedemiyor. Diğer yandan kamplarda mantık dışı ve son derece olumsuz koşullarda yaşıyorlar.” sözleriyle anlattı.

SMDK Başkanı, “Birleşmiş Milletler (BM) sponsorluğunda varılacak herhangi bir siyasi çözüm, Suriyeli mültecilerin büyük kısmının ülkeye dönmesi için güvence sağlamalı. Onlara ülkenin yeniden inşasına katkı sağlamaları için kapı açmalı.” önerisinde bulundu.

Lübnan’daki Suriyelilerin durumu

“Özellikle Lübnan’daki kamplarda çıkmaza düşmüş Suriyelilerin durumu kabul edilemez.” değerlendirmesini yapan Mustafa, ülkede pozitif yaklaşımların da bulunduğunun altını çizdi.

Mustafa, kışkırtıcı söylemler için ise Hizbullah’ı suçlayarak, “Kışkırtıcı dilin Lübnan halkını temsil etmediğini biliyoruz. Taciz kampanyalarının daha fazla tahribata yol açmaması ya da öngörülemez bir kıvılcım çıkartmadan sona ermesi için rasyonel kesimlere çağrıda bulunuyoruz.” ifadelerini kullandı.

Rusya’nın rolü

Rusya’nın rolüne değinen Mustafa, “Bir taraftan katliam ve tehcire destek oluyor ve katkı sağlıyor. Diğer taraftan kendince bir düzeni empoze ediyor, siyasi çözümü baltalıyor. Uluslararası mekanizmalara engel oluyor ve onların müdahil olmasının önüne geçiyor. Geri dönenlerden birçoğu kaybolurken, ülkeye güvenli biçimde dönenler olduğu yalanını uyduruyor.” tespitinde bulundu.

Mustafa, Suriyeli mültecilere ülkeye geri dönmeleri için baskı yapılmaması konusunda uyarı yaptıklarına işaret ederek, “Aksi halde rejim, Hizbullah ve İran Devrim Muhafızları güdümündeki terörist milislerin çok büyük tehlike arz ettiğinin altını çiziyoruz.” dedi.

Türkiye’nin rolü

Türkiye’nin de rolüne değinen SMDK Başkanı Mustafa, “Bugün Türkiye, Suriye halkına karşı ilkeli, ahlaklı ve insani tutum bağlamında en sadık ülkedir. Oynadığı olumlu rol, dünyadaki en fazla Suriyeliye ev sahipliği yapan ülke olması Suriye halkı tarafından asla unutulmayacaktır.” yorumunu yaptı.

Mustafa, Türkiye’nin askeri harekatlarda Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) verdiği desteği anımsatarak, “10 binlerce yerinden edilmiş kişinin evlerine, köylerine, kentlerine dönmesini, anarşinin sona ermesini ve güvenliğini sağladı.” ifadelerini kullandı.

Rakamlarla Suriyeli mülteciler

SMDK Başkanı Mustafa, Suriyeli mültecilere ilişkin şunları kaydetti:

“Suriyeliler, dünyadaki yerinden edilmiş toplulukların en büyüğünü oluşturuyor. Toplamda 13 milyondan fazla kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Bunun 6 milyon 184 bini ülke içinde yerinden edildi, 6 milyon 654 bini başka ülkelere sığındı, 140 bin Suriyeli sığınma talebinde bulundu. Suriyeliler 6 kıtada 127 ülkeye dağıldı. Ancak yüzde 85’i halen Ortadoğu bölgesinde. 2018 sonu itibarıyla Türkiye’deki Suriyeli sayısı 3 milyon 622 bine ulaştı. Lübnan’da 944 bin 200, Ürdün’de 676 bin 300, Irak’ta 252 bin 500, Mısır’da 132 bin 900 Suriyeli yaşıyor.”

Suriyelilerin diğer belli başlı ülkelere göre dağılımına yönelik ise Mustafa, “Almanya’da 532 bin 100, İsveç’te 109 bin 300, Sudan’da 93 bin 500, Avusturya’da 49 bin 200, Hollanda’da 32 bin 100, Yunanistan’da 23 bin 900, Danimarka’da 19 bin 700, Bulgaristan’da 17 bin 200, İsviçre’de 16 bin 600, Fransa’da 15 bin 800, Ermenistan’da 14 bin 700, Norveç’te 13 bin 900 ve İspanya’da 13 bin 800.” bilgisini verdi.

Mustafa, gerçek rakamların resmi verilerden daha fazla olduğunu ifade etti.

Kaynak: AA