“Türkiye-ABD İlişkileri: Eski Ortaklığı Güçlendirmek, Yeni Alanlar Aramak” başlıklı panele Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Prof. Dr. Gülnur Aybet, Cumhurbaşkanı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Kireçci ve Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) dünyadaki faaliyetlerini Türkiye adına araştıran bağımsız hukuk şirketi Amsterdam&Partners’ın kıdemli ortağı Robert Amsterdam konuşmacı olarak katıldı.
Amsterdam, FETÖ’nün ABD’deki faaliyetlerine ve ABD’nin tutumuna değindi.
ABD’li siyasetçilere FETÖ eleştirisi
FETÖ’ye dair kapsamlı araştırmalar yaptıklarını ve daha önce örgüt okullarında çalışan ABD’li öğretmenlerle bir araya geldiklerini anlatan Amsterdam, örgüt tarafından söz konusu öğretmenlere uygulanan baskı ve hukuksuzluğun ABD’li yetkililer tarafından görmezden gelindiğini kaydetti.
Amsterdam, şöyle konuştu:
“Rahatlıkla söyleyebilirim ki, Gülen grubu açıktan faaliyet gösteren en büyük terör örgütüdür. Bu örgüt, yönetim kadrosunun emriyle altında çalışanlarını manipüle ediyor ve ABD içinde kapsamlı yolsuzluk faaliyetlerinde bulunuyor. Buna rağmen ABD, bu örgüte sözleşmeli okullar üzerinden yılda 750 milyon dolarlık bir fon sağlıyor. ABD’li siyasetçiler de, ABD hukukuna büyük zarar veren, büyük yolsuzluk faaliyetlerinde bulunan, okullarında antisemitik öğretimler veren Gülen örgütünden bilerek ve isteyerek bağış almaya devam ediyor.
Bizler (ABD), FETÖ terör gurubuna yılda 750 milyon dolar para aktarırken, bu salondan kimsenin Türkiye’nin kendi güvenliğini korumak adına attığı adımları sorgulamaya hakkı yok. Bu örgüt, söz konusu suçları işlemeye ve okul açmaya devam ederken, ABD’li siyasetçiler tüm bunları görmezden geliyor. Çünkü bağış alıyorlar. FETÖ gizliliğe önem veren bir örgüt olsa da FBI isteseydi bu örgütün işlediği tüm yolsuzluk ve suçları birkaç ay içinde ortaya çıkarırdı ancak üstüne gidilmiyor.”
Bununla beraber, konuşma sırasında FETÖ’nün ABD’deki yolsuzluk faaliyetlerine ilişkin detaylı bilgiler paylaşan Amsterdam, örgütün kendine ait şirketler üzerinden birbirlerine ihale vererek parayı kendilerinde tuttuklarını ve yine örgütün ihtiyaçları doğrultusunda harcadıklarını vurguladı.
“Geçen yıl daha umutluydum”
Prof. Dr. Aybet ise ikili ilişkilerinin genel anlamda güvenlik boyutuna dayandığını ancak son dönemde ilişkilerin diğer boyutlarda da olumlu anlamda artırılması niyeti olduğunu vurguladı.
İki ülke arasındaki ilişkilerin bir diğer önemli boyutunun da inişli çıkışlı ilişkiler dönemindeki kamuoyu olduğunu belirten Aybet, “Geçen yıl 28 Mart’ta ABD Kongresinde bazı toplantılar yaptım. Şimdi tekrar buraya geldiğimde, geçen yıl daha umutlu olduğum izlenimine kapıldım.” ifadesini kullandı.
Şu anda ABD yönetimi içinde Suriye’nin geleceği konusunda kafa karışıklığı olduğunu belirten Aybet, “Ancak geçen yıl en azından ABD’nin Suriye’deki politikası konusunda az da olsa bir vizyon görüyordum. Şimdi bir yıl sonra neredeyiz? Şu anda sahte bir hedef ya da strateji parıltısı bile görmüyorum. Bunun sahada oldukça hayal kırıklığı yaratıcı olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Suriye’deki ortak devriyeler
Suriye’nin kuzeydoğusunda yapılan ortak devriyelerin önemli olduğunu vurgulayan Aybet, “Türkiye’nin ABD ile ilişkilere değer vermediğine yönelik izlenimler var. Bunlar doğru değil.” değerlendirmesinde bulundu.
Aybet, “Bu yıl yaşadığım bir diğer hayal kırıklığı da kimsenin Suriye’de çatışmalar sona erdikten sonraki istikrarın sağlanmasından bahsetmiyor oluşu. Geçen yıl herkes bu konuda konuşuyordu.” dedi.
Aybet, Türkiye’nin Suriye konusundaki önceliğinin, Türkiye sınırından PKK/YPG’nin temizlenmesi ve Suriyeli mültecilerin güvenli bir şekilde ülkelerine geri dönmesi olduğunu vurguladı.
ABD’ye “enerji iş birliği” çağrısı
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Bayraktar ise ABD ve Türkiye ilişkiler kapsamında siyasi ve askeri konuların ilk sırada geldiğini ancak bölgedeki stratejik konumu itibarıyla Türkiye ile enerji sektöründe işbirliği yapılmasının ilişkilere olumlu bir ivme kazandıracağını belirtti.
Türkiye’nin enerji sektöründeki artan gereksinimlerine dikkati çeken Bayraktar, Washington ve Ankara arasında enerji alanında kurulabilecek iş birliğinin önemine vurgu yaparak, şunları söyledi:
“Türkiye, enerji sektöründe yüzde 75 oranında dışa bağımlı bir ülkeydi. Kendi enerji stratejisini geliştirme ihtiyacı hisseden Türkiye, bu alanda çeşitli reformlara gitti. Ülkedeki özel enerji ve elektrik şirketleri 2002’de genel gereksinimin sadece yüzde 25’ini tedarik edebiliyorken, bu rakam şimdi yüzde 75’e çıktı. Petrol ve doğal kaynakların çıkarılması konusundaki faaliyetlere hız verdi. Bu kapsamda yerli ve yabancı şirketler yapılan reformlara güvenerek 15 yıl içinde neredeyse 60 milyar dolarlık yatırım yaptılar. Buna göre, enerji alanında Türkiye ve ABD arasındaki ikili iş birliği mevcut ilişkilerde önemli bir rol oynayabilir.”
Bayraktar, ayrıca söz konusu enerji reformları kapsamında Doğu Akdeniz’de petrol ve gaz alanında geniş bir araştırma faaliyetlerine girildiğini de belirterek, araştırmaların son hızla ve sürekli bir şekilde devam edeceğini ifade etti.
“Türkiye adeta bir istikrar adası”
Kireçci de yaptığı konuşmada Türkiye’nin çevresindeki hemen her ülkenin büyük sorunlarla mücadele ettiğini anımsatarak, “Tüm bu kaotik komşuları arasında Türkiye adeta bir istikrar adası konumundadır.” diye konuştu.
Türkiye’nin son yıllarda karşılaştığı büyük zorluklara, terör saldırılarına ve 15 Temmuz darbe girişimi dahil hükümeti düşürmeye yönelik birçok girişime rağmen ayakta durduğuna işaret eden Kireçci, “Tüm bunlara rağmen Türkiye’de son derece güvenilir ve işleyen bir hükümet mevcuttur.” dedi.
GAZETELER
29 Kasım 2024GÜNDEM
29 Kasım 2024SPOR
29 Kasım 2024GÜNDEM
29 Kasım 2024SPOR
29 Kasım 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.