Nörolojik ve gelişimsel bir bozukluk olan otizm, sözel ya da sözel olmayan iletişimde zorluk yaşanması ile karakterize bir rahatsızlığı ifade ediyor. Son yıllarda dünyada görülme sıklığı artan otizmin oluşumunda, genetik ve çevresel faktörlerin yanı sıra viral enfeksiyonlar da etkili olabiliyor. ABD’li psikolog Kim Sage, yetişkinlerde teşhis edilmemiş otizmin yaygın olduğunu belirterek, görmezden gelinen bazı semptomları paylaştı.
Kaliforniya’da yaşayan 56 yaşındaki Klinik Psikolog Dr. Kim Sage, çoğu yetişkinin otizmli olduğunun farkında olmadığını öne sürüyor. Kendisinin de birkaç yıl önce otizm spektrum bozukluğuna sahip olduğunu fark ettiğini açıklayan Dr. Sage, otizmli yetişkin sayısının giderek arttığını vurguluyor.
ABD’de 5 milyonun üzerinde yetişkinin otizm spektrum bozukluğu taşıdığı ve bu oranının yaklaşık yüzde 2,21 olduğu biliniyor. Ancak yapılan son araştırmalar, otizm teşhislerinin son yıllarda genç yetişkinler arasında da artış gösterdiğini ortaya koyuyor. Rutgers Üniversitesi’ne göre, otizmli gençlerin dörtte biri çocukluk döneminde teşhis edilmiyor ve bu durum çoğu zaman yetişkinlikte de fark edilmiyor.
Dr. Sage, otizmin en belirgin belirtilerinden birinin “stimming” adı verilen tekrarlayan vücut hareketleri ve davranışlar olduğunu belirtiyor. Kendisini genellikle ileri-geri sallanma, kolyeyle oynama ve saçı parmaklara dolama gibi davranışlarla ele veren bu tür hareketler, öncelikli stimülasyon örnekleri arasında yer alıyor.
Bazı otizmli bireyler, yumuşak battaniyelere dokunmaktan keyif alırken, bazıları ise uzun süre kalem kapakları gibi küçük nesnelerle oynuyor. Deri yolma ve tırnak yeme gibi alışkanlıklar da bu örnekler arasına giriyor. Ağızla ses çıkarma, tırnakla bir nesneye vurma veya aynı şarkıyı sürekli dinlemek gibi davranışlar da otizmli bireylerde görülebiliyor.
Dr. Sage, her bireyin bir şekilde stimülasyon davranışları gösterdiğini ancak bu davranışların, otistik olmayan bireylerde genellikle rahatlama sağlamadığını belirtiyor. Otizmli bireylerde ise bu tür davranışlar; kaygı, sıkılma ya da heyecan gibi durumlarla başa çıkmak yolları olarak görülüyor. Kaliforniya’daki Drake Nörofizik Tıp Enstitüsü tarafından yapılan açıklamada, otizmli bireylerin bu tür davranışlarla duygusal durumlarını dengelemeye çalıştığını ifade edildi.
Stimülasyon, otizmli bireylerde kişiden kişiye değişiklik gösterse de; uzmanlar, bu davranışların genellikle aşırı ya da yetersiz uyarılma durumlarında rahatlama sağlamak amacıyla ortaya çıktığını belirtiyor. Çoğu durumda bu tür davranışlar zararsız olsa da, bazen yanlış anlaşılabiliyor ve kasıtlı saldırganlık olarak yorumlanabiliyor. Özellikle kafa vurma, tekmeleme ya da aşırı deri yolma gibi davranışlar, fiziksel yaralanmalara yol açabileceği için dikkatle izlenmesi gerekiyor.
Kötü stimülasyon alışkanlıklarının tedavisinde davranışsal terapiler, çevresel değişiklikler, stres azaltma teknikleri ve ilaç tedavileri kullanılabiliyor. Bazı durumlarda, stimülasyon yetişkinlik dönemine kadar devam edebilse de, terapi ile semptomlar hafifletilebiliyor.
Dr. Sage, otizmli yetişkinlerde sıklıkla görülen diğer belirtiler arasında aşırı hassasiyet, kronik kaygı ve sosyal durumlarda yabancılaşma hissinin yer aldığını ifade ediyor.
Yapılan araştırmalar, otizm ile otoimmün hastalıklar arasında bir ilişki olduğunu da ortaya koyuyor. Dr. Sage, otizmli yetişkinlerin alerji, otoimmün bozukluklar, kronik ağrı ve sindirim sorunları gibi sağlık problemleri yaşayabileceğini belirtiyor.
Dr. Sage, otizmin sıklıkla bipolar bozukluk, depresyon ve obsesif kompulsif bozukluk gibi rahatsızlıklarla karıştırılabildiğine de dikkat çekiyor.
Otizmli yetişkinlerin tedavisinde, bireysel ihtiyaçlar ve zorluklar göz önünde bulundurularak çeşitli yaklaşımlar benimseniyor. Psikoterapi, bilişsel-davranışçı terapi (BDT), sosyal beceri eğitimi ve ergoterapi gibi tedavi seçenekleri, otizmli bireylerin yaşam kalitesini artırmak için kullanılıyor.