Aktif yaşam tarzı, stresten kaçınmak, düşük alkol ve sigara tüketimi gibi pek çok etken, sağlıklı bir hayatın kapılarını aralıyor. Uzmanlar, dengeli beslenmenin de çeşitli hastalıklara yakalanma riskini azalttığını her fırsatta dile getiriyor. Dünyanın yaşam süresi en uzun ülkelerinden olan Japonya’da sağlıklı beslenme alışkanlıkları epey yaygın. Öyle ki tatlılarda bile daha az şeker ve kalorisi düşük ürünler kullanılıyor. Sofralarına gelen ürünlerin, doğal içerikli olmasına özen gösteren Japonlar, bu besinlerden asla vazgeçemiyor.
Japonya’da özellikle kahvaltılarda sıkça tüketilen nattō, fermente soya fasulyesinden yapılır. Nattō, güçlü probiyotik özellikler gösterir ve bağırsak sağlığını iyileştirir. Nattō, kemik sağlığını destekleyen K2 vitamini açısından da zengindir. Bu vitamin, kemik mineralizasyonunu artırarak osteoporoz riskini azaltabilir.
Japon makarnası olan ramen, soba ve udon, çeşitli çorbalarla veya kızartmalarla tüketilen popüler gıdalardır. Noodle, enerji sağlayan karbonhidratlar açısından zengindir. Aynı zamanda çeşitli protein kaynaklarıyla (et, tofu, deniz ürünleri) birlikte tüketilebilir.
Noodle’da bulunan B vitamini; enerji üretimi, sinir sistemi sağlığı ve cilt sağlığı için önemlidir.
Miso çorbası, fermente soya fasulyesinden yapılan miso ezmesiyle yapılan bir çorbadır. İçinde genellikle tofu, yeşillikler ve deniz yosunu gibi malzemeler bulunur. Miso, probiyotik özellikler gösteren fermente bir gıdadır ve sindirim sistemi sağlığını destekler. Miso, özellikle sodyum ve potasyum açısından zengindir ancak dikkatli tüketilmesi gerekir çünkü fazla tuz içerebilir.
Tofu, soya fasulyesinden yapılan bir besindir ve sağlık açısından birçok fayda sunar. Yüksek kaliteli bitkisel protein kaynağı olarak, kas gelişimi ve onarımı için idealdir. Ayrıca, düşük doymuş yağ içeriği ve kolesterol barındırmaması sayesinde kalp sağlığını destekler. Zengin bir kalsiyum kaynağı olduğundan, kemik sağlığını güçlendirir ve osteoporoz riskini azaltabilir. İçerdiği izoflavonlar, hormon dengesini destekler ve bazı kanser türlerinin önlenmesinde rol oynayabilir.
Japonlar, sebzeleri öğünlerinde bolca tüketirler. Yaygın olarak tükettikleri sebzeler arasında ıspanak, lahanalar, turp, bambu filizi, soya filizi, patates ve mantarlar bulunur. Sebzeler, A vitamini, C vitamini, K vitamini ve folat gibi vitaminler barındırırlar.
Sebzelerde bulunan antioksidanlar, vücuttaki serbest radikalleri nötralize ederek hücresel hasarı önler ve yaşlanmayı yavaşlatır.
Japon mutfağı, balık ve diğer deniz ürünlerine büyük bir odaklanma sağlar. Somon, ton balığı, uskumru, sardalya gibi balıklar günlük öğünlerde bulunur. Ayrıca deniz yosunu, karides, kalamar gibi deniz ürünleri de tüketilir.
Balık, özellikle somon ve uskumru gibi yağlı balıklar, omega-3 yağ asitleriyle zengindir. Omega-3 yağ asitleri, kalp sağlığını destekler, iltihapları azaltır ve beyin fonksiyonlarını iyileştirir. Balık ve deniz ürünleri, vücuda yüksek kaliteli protein sağlar. Kasların onarılmasına ve büyümesine yardımcı olur.
Balık, kırmızı ete göre daha düşük doymuş yağ içerdiği için, kalp hastalıkları riskini azaltabilir.
Japonlar, yeşil çayı geleneksel olarak öğünlerden sonra tüketirler. Japonya, dünyanın en büyük yeşil çay üreticilerinden biridir. Yeşil çay, özellikle kateşinler açısından zengindir. Bu antioksidanlar, kanser riskini azaltabilir, kalp sağlığını iyileştirebilir ve cilt sağlığını destekleyebilir.
Yeşil çay, metabolizmayı hızlandırarak yağ yakımını artırabilir, bu da kilo kontrolüne yardımcı olabilir. Yeşil çayın içerdiği L-theanine bileşiği, beyin fonksiyonlarını iyileştirebilir ve rahatlatıcı bir etki sağlar.
Japon tatlıları, genellikle pirinç unu, fasulye ezmesi ve yeşil çay gibi doğal malzemelerle yapılır. Mochi anpan gibi tatlılar yaygındır.
Geleneksel Japon tatlıları, Batı’da yaygın olan şekerli tatlılara kıyasla daha düşük kalorili ve daha doğal içeriklere sahiptir.
Japonya’nın temel gıda maddesi olan pirinç, Japonlar için çok önemli bir karbonhidrat kaynağıdır. Genellikle beyaz pirinç kullanılsa da, kahverengi pirinç ve diğer tam tahıllar da tercih edilir.
Tam tahıl pirinçleri, vücuda yeterli miktarda lif sağlar. Lif, sindirim sisteminin sağlıklı çalışmasına yardımcı olur ve kolesterol seviyelerini düşürür.
Japon mutfağında deniz yosunu, özellikle sushi ve salatalarda yaygın olarak kullanılır. Nori ve wakame gibi deniz yosunu çeşitleri popüler olanlardır.
Deniz yosunları, özellikle iyot açısından zengindir. İyot, tiroid bezinin sağlıklı çalışması için gereklidir ve vücutta enerji üretimini düzenler. Yosunlar yüksek lif içerir, bu da sindirimi iyileştirir ve bağırsak sağlığını destekler.
Deniz yosunları, antioksidan özelliklere sahip olup, vücutta toksinlerin birikmesini engelleyebilir ve hücre hasarını azaltabilir.